Ayak ve tırnak problemleri olan inekler, sağlıklı ineklere oranla daha uzun servis periyoduna, daha düşük gebelik oranına ve bunlara bağlı olarakta daha uzun buzağılama aralığına sahip olmaktadırlar. Ayrıca, tırnak problemleri yaşayan ineklerin günün önemli bir kısmını yatarak geçirdiklerini ve yatar vaziyette iken, ayaklarını sık sık ileri doğru uzattıklarını, ayakta iken, problemli ayaklarını öne doğru attıklarını ve ara sıra silkelediklerini görmek rahatlıkla mümkündür. Diğer taraftan, meme dokusunu arka ayakları arasına alarak yatmaları, mastisis probleminede zemin oluşturmaktadır.
Ayak-Tırnak problemlerinin bakım ve barındırma ile ilişkisi:
Bakım ve barındırma, topallık probleminin oluşmasında oldukça büyük önem taşımaktadır. Özellikle buzağılama mevsiminde havalandırması yetersiz, nemli, sert zemine sahip ve sabit-bağlı sisteme dayalı barınaklarda, tırnak tabanı kanamaları ve topuk çürümelerine sıkça rastlanmaktadır. Diğer taraftan, aşırı kuru havaya sahip ahırlarda barındırılan ineklerde tırnak çatlamaları ve tırnak ucu kırılmaları görülmektedir.
İlkine buzağılamış ineklerin buzağılama mevsimi başlangıcında günün önemli bir kısmını ayakta geçirdikleri gözlenmiştir. Ayakta duruş esnasında vücudun tırnaklar üzerinde yarattığı baskı, zamanla topallığın ortaya çıkmasında önemli rol oynamaktadır.Bir ineğin günlük olarak kullandığı alanın konforlu olması ineğin yerde yatarak geçirdiği zamanı artırmak suretiyle, tırnak problemleri riskini azaltmaktadır.Ayakta duran ineklerde, arka bacaklarındaki duruş bozuklukları, tırnak taban yüksekliği, ayak bileklerinin yumuşaklık derecesi ve arka dizlerde etlilik durumu topallığın ortaya çıkmasında diğer etkenler olarak görülmektedir.
Ayak-Tırnak problemlerinin besleme ile ilişkisi:
Kaba yemce fakir, kesif yemce zengin rasyonlarla beslenen ineklerde, tırnak tabanındaki kılcal damarların bulunduğu bölgede incelmeler ve hassasiyet artışı meydana gelmektedir.Hassas tırnak tabanındaki kılcalların herhangi bir dış etki sonucu zarar görmesi durumunda bu bölgeden sızıntıların meydana gelmesi kaçınılmazdır. Aşırı kesif yemle beslenen ineklerde dışkıdaki su miktarı artmakta ve dışkı dağınık şekilde düşüş göstermektedir. Bu durum, tırnak tabanı ve topuk kısmında sızıntı bölgelerinden hastalık etkenlerinin vücuda girmesine, olayısıylada topallığın ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Protein oranı çok yüksek olan rasyonla beslenen sığırlarda işkembedeki PH'nin aşırı düşmesi olarak tanımlanan asidosis problemi oluşumundan bir veya iki haftasonra tırnak problemleri ortaya çıkmaktadır. Buzağılama döneminde yapılan besleme rejimi oldukça büyük önem taşımaktadır. Bu dönemde fazla miktarda kesif yem yemesine karşılık,gün içinde yalnızca birkaç saat sınırlı kaba yem yiyen ineklerde tırnak problemleri daha çok görülmektedir.
Ayak Ve Tırnak Problemi Yaşamamak İçin Yapılması Gerekenler
Anlaşılacağı üzere hastalanmış bir memeyi iyileştirmek oldukça güçtür. Bu nedenle amaç memeyi hastalıklardan korumak olmalıdır.
Daha ziyade yüksek verimli süt ineklerine görülen bir metabolizma hastalığıdır. Doğumdan sonra 3. - 4. haftalar içinde rastlanan hastalıkların en önemlisidir.
Tedavinin çok güç olması ve iyileşen hayvanların da o laktasyon döneminde bir daha eski verimine ulaşamaması nedeniyle ekonomik önemi büyük bir hastalıktır.
Ketosis in nedenleri
Belirtiler
Korunma
Tedavi
Kolay fermente olan karbonhidratlı yem maddelerinin anormal miktarlarda birdenbire yedirilmesi sonucunda ortaya çıkan ve rumen sıvısının ph sının düşmesi ve mikroflora dengesinin asidorezistan bakteriler lehine kısmen veya tamamen bozulması ile karakterize bir beslenme hastalığıdır.Halk arasında yem tutması hamurlama gibi isimlerle de anılmaktadır.
Hububat taneleri, ezilmiş veya kırılmış hububat, un ,kepek, değirmen artıkları, nişasta ve bira fabrikaları artıkları gibi nişasta bakımından zengin olan yem maddelerinin elma posası ,üzüm posası, melas ve şeker pancarı gibi şekerli yem maddelerinin alışılmış miktarın çok üzerinde ve birden bire yedirilmesi durumunda rumen asidozu şekillenir.
Rumen asidozunun oluşmasındaki en önemli faktör rasyondaki elyafça zengin kaba yem oranının birden azaltılıp bunun yerine kolay fermente olabilen besin maddelerince zengin yemlerin konmasıdır.
Örneğin merada beslenen bir sığır besiye alınıp birden fazla miktarda kesif yeme geçilirse asidoz kolaylıkla ortaya çıkar.
Ezilip parçalanmış veya öğütülmüş hububat dane hububattan , pişirilmiş veya suda kaynatılmış yem maddeleride ,dane hububat ve öğütülmüş yem maddelerinden daha tehlikelidir. Hayvanların ferdi duyarlılıklarıda önemlidir. Aynı çevre şartlarında yaşayan ve beslenen hayvanların hepsinde hastalık çıkmayabilir.
Hayvanlarda ki ilk klinik belirtiler yemin yedirilmesinden 8-12 saat sonra görülmeye başlanır. Şiddetli seyreden olaylar Tedavi edilmez ise ölüme kadar gidebilir.
Korunmanın yolları
Rumen içeriğinin ph değerinin 7,2 üzerine çıkması ile karakterizedir. Asidozdan daha az görülür.
Esas nedeni rasyonda protein veya non protein azotlu maddelerin fazlalığı veya enerji / protein dengesinin anormalliği nedeni ile ön midelerdeki mikrofloranın bu ortama uyamamasıdır.
Alıştırma dönemi geçirmeden yapılan yem değişikliklerinde rasyonun protein oranının yüksek olması veya rasyona protein yerine geçen yemlik üre gibi azotlu maddelerin yüksek oranda katılması ile rumende fazla miktarda amonyak açığa çıkar.Bu amonyağın normal şekilde değerlendirilip bakteriyel proteine dönüştürülebilmesi için aynı oranda enerjininde yükseltilmesi ve bakterilerin bu besin ortamına alıştırılmaları gerekir.Bu oluşmadığı taktirde alkaloz oluşur.
Korunma;
Doğumu takip eden birkaç gün içerisinde süt ineklerinde rastlanır.
Yüksek verimli süt ineklerinde daha ziyade 3.doğum ile7.doğum arasındaki yaşta olan ineklerde görülür.
Korunmak için;
Karantina hastalıkların yayılmasını önlemek amacıyla hasta hayvanların sağlamlardan tecrit edilmesi ve salgın riskinin tamamen ortadan kalkıncaya kadar hayvan ve hayvan ürünlerinin haraketlerinin durdurulması olayıdır. Gerek ülke ve gerekse işletme açısından karantinanın önemi büyüktür. Üretimde işletmelerdeki hayvanların ekonomik verimliliğinin düşmemesi elzemdir. Bu durum öncelikle hayvanların hasta olmasının önlenmesiyle sağlanır. Hastalık durumunda ise; sağlam olanların korunması, hastaların tecrit edilmesi ve hastalığın sağlamlara bulaştırılmaması için her türlü hayvan ve hayvansal ürün hareketlerinin durdurulması gerekmektedir.
Hastalıkların yayılmasını önlemekle, hastalığın getirdiği üretim kayıpları yanında, ölümlerin ve tedavi masraflarının getirdiği yükümlülüklerden, büyük ekonomik kayıplara uğramaktan kaçınılabilir. Ülke genelinde ortaya çıkacak salgın hastalıkların durdurulabilmesi için;hastalığın bulunduğu yere karantina tedbirleri uygulanarak her türlü hayvan ve hayvansal ürünün giriş çıkışına engel olunmalıdır.
Gerek tedavi,aşılamalar,dezenfeksiyon yapılıp son hasta hayvanın iyileşmesinden itibaren belirli bir süre geçtikten sonra karantina tedbirlerine son verilerek normal hayvan ve hayvansal ürün hareketleri başlar. Böylece salgın hastalıkların başka işletme yada bölgelere atak yapması önlenmiş olur.
Herhangi bir yerde salgın hastalık görüldüğü zaman mutlaka il veya içe Tarım Müdürlüklerine haber verilmelidir.
İhbarı zorunlu sığır hastalıklarında karantina süreleri (son hasta hayvan iyileşip, aşılamalar ve dezenfeksiyon tamamlandıktan sonra olmak üzere) Sığır vebasında 21 Gün, Şap hastalığın da 15 Gün, Şarbon hastalığın da 15 Gün, Tuberkuloz da 2 Ay, Sığır burusellozunda 6 Ay olarak uygulanmaktadır. Bu süre sonunda karantina kaldırılarak hayvan ve ürünleri hareketine izin verilir.
İhbarı zorunlu olmayan hastalıklar da ise karantina için yasal olarak herhangi bir zorunluluk bulunmamasına karşılık; işletmenin çıkarı açısından hasta hayvanın iyileşip, nekahat dönemi geçişine kadar hasta hayvanlar karantina da tutulmalıdır. Bu konuda veteriner hekiminizle görüşmeniz en doğru yol olacaktır.
İşletmeler kurulurken işletme ölçeğine göre tecrit odalarının yapılması sağlanmalıdır. Yapılmamış ise mutlaka işletmede müsait bir yer ayrılmalıdır. İşletmenin diğer bölümlerinden bağımsız olan karantina bölümü; yeterli büyüklükte, hayvanın her türlü ihtiyacını karşılayabilecek ve her türlü müdahalenin rahatlıkla yapılabildiği, rahat, yeterli aydınlatmanın olduğu bir mekan olmalıdır. Hasta yada hastalığından şüpheli olan hayvanlar derhal sağlamlardan ayrılmalı, tecrit odasına alınarak, tedavisi yapılana kadar orada muhafaza
edilmelidir. Böylelikle bulaşabilir özellikteki hastalık sadece hasta hayvanda lokalize edilmiş ve sürünün hasta olması önlenmiş olur.
Solunum yolları hastalıkları başta olmak üzere, meme hastalıkları, deri hastalıkları, çeşitli bakteriyel hastalıklar, doğuma bağlı hastalıkların bazıları hasta hayvanlardan sağlamlara kolayca bulaşabilmektedir. O halde hasta hayvanların sağlamlardan ayrılarak karantina odasında tedaviye alınması, bulunduğu yerin temizlik ve dezenfeksiyonunun yapılması ile bulaşmanın önüne geçilecek, sağlam hayvanların hasta olması da önlenmiş olacaktır. Karantina tedbirlerine uyulması ile hastalıkların yayılmasının önüne geçilecek, hastalıklarla uğraşmanın getieceği maddi ve manevi sıkıntılar önlenecek ,işletmenin karlılığı ve verimliliğinden birşey yitirilmemiş olacaktır.